7 Temmuz Pazar akşamı iki farklı Fransa iki farklı duyguyu tattı.

Bir tarafta sevinç, umut ve “Fransa’yı kaptırmadık” nidaları varken diğer tarafta hayal kırıklığı, üzüntü ve Fransa’nın yanlış bir tercih yaptığını düşünenler vardı.

Seçim yasaklarının kalktığı an ilk sonuçların verilmesiyle bu duygular ayyuka çıktı.

Yeni Halk Cephesi’nin (Le Nouveau Front Populaire) parlamento seçimlerinin ikinci turunda en çok milletvekiline sahip olduğu öğrenilince, solcuların toplandığı Paris’teki Stalingrad Meydanı’nı büyük bir sevinç dalgası kapladı.

Hatta sonuçların ilk açıklandığı anı an be an kaydeden görüntüler, sevinçten gözyaşlarını tutamayan Yeni Halk Cephesi’nin genç destekçilerini gösterdi bütün bir dünyaya. 

Haber bültenlerinin diğer kadrajındaki aşırı sağcı Le Pen liderliğindeki Rassemblement National parti binasında ise tam tersine büyük bir sessizlik ve hüzün vardı.

Ellerinde beyaz şarap kadehleriyle seçimi takip eden beyaz yüzlü, sakalları tamamen kesilmiş, sarışın ve iyi giyimli RN destekçileri; sonuçları gördüklerinde “mutluyuz, daha iyi olmasını umuyorduk sadece” diyerek cümlelerini ancak yutkunarak toparlayabildi. 

Sonuçlar muhakkak ki sol adına bir zafer; ancak aşırı sağın şimdiye kadarki en yüksek milletvekili sayısına eriştiğini ve 10 milyonun üzerinde oy aldığını es geçmemek gerekiyor. Ayrıca parlamentoda hiçbir grubun hükümet kuracak çoğunluğa sahip olamamasıyla da Fransa olası bir istikrarsızlık ve hükümet bunalımı kapısını aralamış oldu.