Fransa, erken parlamento seçimlerinin ilk turunu 30 Haziran’da tamamladı.
Tahmin edildiği gibi aşırı sağı temsil eden Marine Le Pen'in liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi (Rassemblement National - RN) oyların yüzde 34’ünü alarak birinci parti oldu.
Zaten Haziran ayı başında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Fransa etabında da RN, yüzde 31,37 oyla zafer kazanmıştı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da bunun üzerine erken seçim kararı almıştı.
Fransa siyasetini uzaktan izleyenler, bir süreden beri aşırı sağın, seçimlerin ilk turunda başarılı olduğunu ama ikinci turda aşırı sağdan rahatsız olanların kenetlenerek onlara meydanı bırakmadığını söyleyebilir ve 7 Temmuz’da yapılacak olan ikinci turda, bu sefer de işlerin böyle olacağını düşünebilir.
Her ne kadar sömürge edinme tarihi ve eski sömürgelerindeki nüfuzunu korumak için emperyalist tutumlardan kaçınmıyor olsa da bir zamanların insan hakları, eşitlik, mülteci hakları, demokratik değerler, basın özgürlüğü ve AB normları savunucusu ve ihracatçısı Fransa’da köprünün altından çok sular aktı.
Fransa artık bildiğiniz Fransa değil.
2002'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Jean-Marie Le Pen, nam-ı diğer Baba Le Pen ikinci tura çıktığında bir milyon insan onu protesto etmek için sokaktaydı. Seçimlerin ikinci turunda Fransa, Baba Le Pen’e karşı Jacques Chirac'ın arkasında kenetlendi, Le Pen oyların yalnızca yüzde 18’ini alıp yenildi.
Kızı Marine Le Pen, on yıl sonra, 2022’de oy oranlarını yüzde 40'a kadar çıkarttı. Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise partisi RN (Rassemblement National) birinci parti oldu.
Peki Le Pen ve partisi RN nasıl bu kadar normalleşti ve oy oranlarını bu kadar arttırdı?