“İstediğim hâlde bir şey üretemiyorum.” Dilan’ın en çok dert ettiği şey bu. Gelecek büyük bir belirsizlik onun için. Değil on sene, birkaç ay sonrasını bile öngöremiyor. Ne kendisi, ne arkadaşları, ne ailesi, ne de doktorlar… Dilan’ın yaşadığı soruna bir türlü cevap bulamıyorlar. Oysaki övgülerle büyüyen, sürekli takdir gören ve sınıfının en parlak öğrencilerinden birisiydi Dilan. Umut vadeden bir çocuktu. Hani hep derler ya “Bu ülkenin en büyük kaynağı genç nüfusudur.” diye, Dilan da o gençlerden biri işte. Ama gel gör ki 29’una geldiğinde üretmekte zorlanan, “Ya başarısız olursam.” diye endişelenen birine dönüşmüş. Geçici olarak dayısının emlakçısında çalışan ve bir film çekmeyi, sanatıyla kendini ifade edebilmeyi hayal eden bir ev genci. Tıpkı birçok akranı gibi.

Umut Şilan Oğurlu’nun kısa filmi “Dilan Hakkında Konuşmalıyız”, sadece Dilan’ın hikâyesine odaklanıyor gibi gözükebilir. Fakat Türkiye’de genç olan birçok kişinin de hikâyesi bu aslında. Belirsizlik, umutsuzluk, başarısız olma endişesi ve tüm bunların toplamında hissedilen bunalmışlık. Ne yazık ki gençlerin duygudaşlık kurduğu şeyler bunlar oldu son yıllarda. Tam da bu yüzden “Dilan Hakkında Konuşmalıyız” üzerine konuşmayı, kafa yormayı ve tartışmayı hak eden bir yapım. Bu hislerden yola çıkarak filmin yönetmeni Umut Şilan Oğurlu ile bir araya geldik ve Dilan hakkında konuştuk.

“İstediğim halde bir şey üretemiyorum.” diyen, 29 yaşında bir gencin hikâyesini anlatıyorsun “Dilan Hakkında Konuşmalıyız”da. Neden böyle bir hikâye anlatmak istedin, motivasyonun neydi?

Tamamen kendimden gelen ve uzun bir süredir üzerinde düşündüğüm bir şeydi bu. “Neden ben sürekli bir şeyler düşünüyorum? Neden istediğim hâlde eyleme geçemiyorum?” gibi bir yerden çıktı filmin hikâyesi. Gerçekte olan, filmdeki gibi lineer bir akış değildi tabii ki, ama geçmişteki bazı anılarım ve aldığım notlar hikâyeyi oluşturdu. Onları kurgulaya kurgulaya Dilan'ın hikâyesi çıktı ortaya.

Filmin ilk sahnelerinden birinde dikkatimi çeken bir şey var. Dilan’ın odasında “Başlamak için iyi hissetmene gerek yok, ama iyi hissetmek için başlamak şart.” yazan bir kağıt bulunuyor. Bu Türkiye’deki gençlerin büyük bir kısmının sıkıntılarından biri maalesef. Bir şeylere başlayamamak… Senin yaratıcı sürecinde nasıl ilerledi bu mesele?