Nuri Bilge Ceylan’ın Cuma gösterime giren son filmi Kuru Otlar Üstüne, kat kat bir film. Hakkında çok eleştiri, çok izlenim yazıldı. Daha da yazılacak.
Pazar akşamki gösterimin ardından filmin anımsattıklarından biri de, bir devlet okulunda örgün eğitim yaşantısının ardında bıraktığı yaralar oldu.
Okul harika bir şey; herkes için parasız ve nitelikli eğitim bir hak. Ama okul bir disiplin ve sindirme aracı da. Ve bazen çok acıtıyor.
Masum bir soru yüzünden terslenmenin işten olmadığı, bedensel sınırlarınızın kolayca ihlal edilebildiği, müthiş bir performans baskısı hissettiğiniz, hocanın sevgisi ve muhabbetini kanaat notu altında rakamlara dökebildiği bir yerden bahsediyoruz.
Kuru Otlar Üstüne, birkaç kuşağın kesin yaşadığı sınıf boğuculuğunu anımsamak için bile izlenir.
Sınıfın boğuculuğu
Eti senin kemiği benim
Türkiye’de okullaşma oranı yüzde 95. Ortaokul düzeyinde nüfusun yüzde 90 kadarı devlet okullarına gidiyor.
Özel okul öğretmenleri ve bazı velilerin, yeni düzenin öğretmenin otoritesini yok ettiğinden şikayet ettiğini duymuşsunuzdur.
Ama ülkenin çoğu için, eğitim sistemi halen “eti senin kemiği benim” usulünün işlediği devlet okullarında disipline edilmek demek.