2015 yılının Kasım ayında Silikon Vadisi’nin en güçlü isimleri, yapay zekâ alanında bir dönüm noktası niteliğindeki OpenAI’ın temellerini attı. Elon Musk, Sam Altman, Ilya Sutskever, Greg Brockman, Reid Hoffman ve Peter Thiel gibi vizyonerler, insan seviyesinde performans gösterebilecek Yapay Genel Zekâ (AGI) geliştirme arzusuyla bir araya geldi. Amaç, yapay zekânın geleceğini tek bir şirketin, ulusun ya da gücün tekelinden kurtarmaktı. Bağımsız, şeffaf, kâr amacı gütmeyen bir yapı ile insanlığın yararına yapay zekâ üretmek, dönemin heyecan verici vaadiydi.
Aradan neredeyse on yıl geçti. O günlerin “kamu faydası” ideali bugün oldukça tartışmalı bir noktada. OpenAI artık sınırlı kâr modeliyle devasa yatırımları bünyesine katan, güç dengesinin Altman ile Microsoft odaklı bir eksende toplandığı, kurucularının güç ve kontrol mücadelesine sahne olan bir yapıya dönüştü. Ilya Sutskever ve Mira Murati sahneden çekildi, Elon Musk ise hukuki cephede şirketle karşı karşıya.
Bu yazıda belgeler, mahkeme kayıtları ve taraflardan gelen açıklamalara dayalı bir analiz sunarak, OpenAI etrafında dönen stratejik manevraları ve Musk’ın rolünü gözler önüne sermeye çalışacağım.
Birinci Perde: İdealist kuruluş
2015’in Aralık ayında OpenAI, kâr amacı gütmeyen bir vakıf çatısı altında kuruldu. Google Brain ve DeepMind gibi devlere karşı “iyilik” misyonuyla pozisyon alınmıştı. Elon Musk, Sam Altman, Ilya Sutskever ve diğerleri, AGI’nin yalnızca az sayıda oyuncu tarafından kontrol edilmemesi gerektiğini savunuyordu. Ancak Musk, daha ilk günden vakıf yapısının uzun vadede sermaye, teşvik ve büyüme engeli yaratabileceğine dikkat çekti. Onun önerisi, kamu yararı vizyonunu koruyan ama aynı zamanda kâr odaklı bir katman da barındıran karma bir yapıydı. Fakat Altman ve Sutskever gibi isimler, “bağımsız ve iyi niyetli” duruşun kurumsal kimliklerine kazınması gerektiğini düşünüyorlardı. OpenAI, o dönem bağımsızlığını yücelterek, yapay zekânın insanlığın ortak çıkarlarını gözetmesi gerektiği mesajını veriyordu.
İkinci Perde: Çipler, maliyetler ve strateji değişikliği
2017 itibarıyla AGI yolunda derin öğrenme modellerinin eğitimi için devasa işlem gücü ihtiyacı doğdu. OpenAI, Dota 2 gibi karmaşık oyun senaryolarında yapay zekâ ajanlarını eğitirken maliyetler astronomik boyutlara ulaşıyordu. Bu altyapıyı finanse edebilmek için vakıf modelinden kısmen sıyrılmak, yatırımcıları cezbedebilecek bir kâr mekanizması yaratmak kaçınılmaz hale geldi. İşte bu noktada Musk, daha önce de değindiği kâr amaçlı yapıya sıcak bakıyordu. Ne var ki dünyanın en zengin insanının esas düşündüğü, kontrolün kimde olacağı konusuydu. Musk, sermayeyi getirirken kontrolü de istiyor, şirketin stratejik kararlarında son sözü söylemeyi talep ediyordu.
Gergin müzakereler: Tekelleşme korkusu
2017 sonbaharı, şirket içi güç savaşları patlak verdi. Musk, kurulacak kâr amaçlı yapı içerisinde çoğunluk hisseleri talep etti; CEO’luk ve stratejik kararlarda nihai söz sahibi olma arzusunu gizlemiyordu. Bu durum OpenAI ekibinde “AGI diktatörlüğü” korkusu uyandırdı. Sutskever, Musk’a yazdığı bir e-postada böyle bir kontrolün AGI misyonunun ruhuna aykırı olduğunu belirtti. Sonuçta amaç, geleceğin en güçlü teknolojisini tek bir kişinin insafına bırakmamak, kolektif bir anlayışla yönetmekti. İstekleri reddedilen Musk, 2018’in Şubat ayında OpenAI eş-başkanlığından istifa ederek şirkete veda etti. Musk bu döneme kadar şirkete 100 milyon dolar hibe ettiğini iddia ediyor. OpenAI ise bu meblağın taş çatlasın 50 milyon dolar olduğunu söylüyor.
Tesla teklifi ve milyar dolarlık inat
Musk, OpenAI’ı Tesla çatısı altına almayı dahi önerdi. Gerekçe, Tesla’nın sermaye gücüyle OpenAI’ı beslemekti. Ancak ekibin geri kalanı halka açık bir şirketin hissedar baskılarının AGI misyonunu sulandırabileceğine inanarak bu teklifi de kabul etmedi. Musk bu sefer, “milyarlarca dolar” olmaksızın OpenAI’ın Google gibi devler karşısında şansının olmadığını savundu.
Yüksek miktarda fonlama gerekliliği, sonradan Microsoft gibi dev yatırımcıların kapısını aralayan itici güç oldu.
Musk-sonrası: OpenAI LP ve Microsoft desteği
Musk’ın ayrılmasının ardından Mart 2019’da OpenAI, “capped-profit” yani sınırlı kâr modeliyle OpenAI LP’yi kurdu. Bu yapı, yatırımcılara belirli bir kâra kadar kazanç sağlıyor, geri kalan kârlar ise vakfa aktarılıyordu. Microsoft’un 2019’da yaptığı 1 milyar dolarlık yatırım, teknoloji tekellerini kapıdan içeriye sokmuştu. 2023 ve 2024’te gelen milyarlarca dolar Microsoft yatırımıyla OpenAI kârının neredeyse yarısı Seattle merkezli Microsoft’a kalıyordu. Bu süreçte Musk, OpenAI’ı “ideallerine ihanet etmekle” suçlayarak hukuki adımlar atmaya başladı. Ancak ortaya çıkan şirket içi yazışmalar, Musk’ın en başından kâr amaçlı yapıya geçişi desteklediğini ve kontrolü eline almak için girişimlerde bulunduğunu yukarıda yazdığım gibi ortaya koyuyor.
Sam Altman krizi: Bir hafta sonu darbesi
Kasım 2023’te Yönetim Kurulu’nun beklenmedik bir kararla CEO Sam Altman’ı görevden alması, şirket içi çatlakları açığa çıkardı. Ilya Sutskever’in de bu hamlede etkili olduğu öne sürüldü. Ancak birkaç gün içinde yüzlerce çalışan ve üst düzey yönetici, Altman’ın geri dönmemesi halinde OpenAI’dan ayrılacaklarını ve Microsoft'a katılabileceklerini açıkladı. Bu toplu direnç, Altman’ın sadece üç gün sonra tekrar görevine gelmesini sağladı. Sonuç olarak Altman gücünü pekiştirdi, Sutskever arka plana itildi ve daha sonra şirketten ayrıldı. Darbe döneminde Altman’ın yanında duran CTO Mira Murati’nin de geçtiğimiz aylarda şirketten ayrılışı, yönetim kadrosunda tek bir gücün, yani Altman’ın, ağırlığının hissedilmesine yol açtı.
xAI’nin Yükselişi ve Stratejik Hamleler
Mart 2023’te Elon Musk, xAI adında yeni bir yapı kurarak OpenAI’a doğrudan rakip oldu. Bununla yetinmeyip, GPT-4 gibi modellerin geliştirme sürecine 6 aylık bir süreyle ara verilmesini talep eden açık mektuba imza attı. Musk’a göre yapay zeka çok hızlı gelişiyordu ve önlem alınmazsa insanlık geri döndürülemez bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilirdi. Musk ve diğer imzacılar, mevcut yapay zekâ modellerinin toplumsal, ekonomik ve etik sonuçlarının tam olarak anlaşılamadığından yakınıyordu.
Musk’a katılıyorum ve eş zamanlı olarak Musk’ın bu hamlesini OpenAI’ın ilerleyişini yavaşlatma stratejisi olarak okuyorum. Zira bir zamanlar kâr amaçlı modele sıcak bakan Musk, kontrolü elde edemeyince şirketi ideallerinden sapmakla suçluyordu. Üstelik xAI gibi bir yapıyla OpenAI’a rakip oluyordu.
2024 Sonrası: Hukuki cephe kızışıyor
2024 yılı sonuna yaklaşırken Musk, OpenAI ve Microsoft aleyhine davalar açmaya devam ediyor.
Davalar; kuruluş ilkesinden sapma iddiası, fikri mülkiyet ihlali, Microsoft ortaklığına antitröst itirazı, itibar zedeleme, yönetim kurulu kararlarının geçersizliği gibi başlıklar altında toplanıyor. OpenAI cephesi ise Musk’ın eski e-postalarını kamuoyuyla paylaşarak onun aslında kâr amaçlı dönüşümün savunucularından olduğunu iddia etmiş oldu. Bu sert restleşme, konuyu yapay zekâ ekosisteminin de ötesine taşındı. Yapay zekânın geleceğini kim şekillendirecek sorusu gündemin en sıcak konusu. Bana kalırsa bu mücadeleler gölgesinde yapay zekanın şimdisi ve geleceği sürekli şekilleniyor.
Mesele basit bir ticari ihtilaftan ibaret değil. Taraflar, yapay zekânın dünyayı nasıl dönüştüreceği, bu teknolojiyi kimin ve hangi etik prensiplerle yöneteceği üzerinde uzlaşamıyor. Ortada sınırsız güce ulaşma tutkusu, stratejik çıkar çatışmaları ve idealist söylemlerin piyasa gerçekleriyle sınandığı büyük bir meydan okuma var.
Sonuç olarak, OpenAI ile Elon Musk arasındaki gerilim, yapay zekâ dünyasının belki de ilk büyük politik-drama örneği. Kurucuların paylaştığı saf hayaller yerini kırılgan ittifaklara, hukuki manevralara ve güç savaşlarına bıraktı. AGI’nin geleceğini kim, nasıl ve hangi çerçevede şekillendirecek? Bu soru, hâlâ cevabını bekliyor. Tüm dünya ise bu büyük satranç tahtasının başında, bir sonraki hamleyi merakla izliyor.