Zümrüt yeşili bir Türkiye…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019 yılında 11 Kasım’ı “Milli ağaçlandırma günü” ilan ederken bu sözü vermişti. Aradan geçen beş yılda neredeyse her 11 Kasım’da bu sözünü tekrarladı ama eldeki veriler Türkiye’nin mevcut ormanlarının kahverengiye dönüştüğünü gösteriyor. 

Erdoğan 2024 yılındaki milli ağaçlandırma gününde de zümrüt yeşili Türkiye sözünü tekrar verip erozyonla mücadele için 7 milyar fidan dikildiğini söyledi. 

Orman varlığının “yüzde 12” artırıldığını, ağaçlandırma çalışmalarında Türkiye’nin Avrupa'da birinci dünyada dördüncü sırada yer aldığını açıkladı

Ancak bu sırada Türkiye’de ormanlar kâr hırsı ve yangınlarla tahrip olmaya devam etti.

İncelediğimiz verilere göre son 10 yılda, ormanlık alanlara verilen maden, elektrik hattı gibi izinler yangınların iki katı kadar ormanı yok etti.

Orman Genel Müdürlüğü'nden (OGM) ulaşabildiğimiz verilere göre, orman yangınları 2023 yılına göre yüzde 80 artıp, 2024 yılında 28 bin hektar orman alanını tahrip etti. Aralık 2024'e kadar çoğunluğu Ege ve Akdeniz'in turistik kıyılarında olmak üzere, 3 bin 780 yangın çıktı.

OGM’nin 2012-2023 dönemi verilerine göre, Türkiye yangınlar nedeniyle 243 bin 171 hektar ormanlık alan kaybetti. Aynı dönemde, 417 bin 414 hektar ormanlık alan madencilik, inşaat ve sanayi gibi faaliyetlere tahsis edildi.

Kar odaklı politikalar yangın sayısını artırıyor

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, son on yılda neredeyse İstanbul’un 550 bin hektar yüzölçümüne yakın bir ormanlık alanında yollar, köprüler, maden sahaları kurulduğunu ve elektrik nakil hatları geçirildiğini söyledi.

Üstelik, sürdürülebilir orman yönetimi önlemlerine zıt, maden ocakları, turizm altyapısı, enerji santralleri ve yolların geliştirilmesi gibi kâr odaklı politikalar, yangın riskini ve sayısını arttırıyor. Türkiye genelinde açık taş ocakları, lüks oteller, asfalt yollar ve elektrik hatları ormanları parçalarken, insan-orman etkileşiminin artmasıyla insan kaynaklı yangın riski de yükseliyor.

Ülkenin dört bir yanından orman mühendislerini bir araya getiren Türkiye Ormancılar Derneği'nin (TOD) Genel Başkanı Hüsrev Özkara, yangınların etkili şekilde önlenmesi için elektrik altyapısının temel bakımının yapılması gibi birçok kez öneri ve uyarıda bulunduklarını ancak sonuç alamadıklarını belirtiyor ve “Biz bunları söylüyoruz ama sanki duvara söylüyoruz.” diyor.

 İzmir'in Gaziemir ilçesindeki ağaçlar, Temmuz 2024'te çıkan yangınların ardından kül oldu.

Ormancılık yasası ormanları korumuyor

Türkiye’de ormanlar, iki orman kanunu ve ormanların devlet mülkiyetinden çıkarılamayacağını belirten Anayasa’nın 169. maddesi ile korunuyor. 

Ancak son 20 yılda, ana ormancılık yasası olan 6831 sayılı kanunda yapılan sık değişiklikler, ormancılık dışı kullanım için izinlerin verilmesini kolaylaştırdı. 

Bu kanunun 16. ve 17. maddeleri, madenler ve ‘kamu yararı’ sayılan diğer tesislerin ormanlık alanlar üzerinde inşa edilmesine izin veren düzenlemeleri içeriyor. 

Profesör Tolunay'a göre, bu muğlak terime dahil olan tesis listesi düzenli olarak güncelleniyor ve artık sokak hayvanları için kurulan barınaklardan spor tesislerine kadar her şey, 49 veya 99 yıllık tahsis süresi boyunca ormanların üzerine inşa edilebiliyor. 

Madencilik gibi ormancılık dışı faaliyetler için tahsis edilen orman alanları, artık ormana benzemese de, tahsislerin geçici niteliğinden dolayı kadastroda hala orman olarak kayıtlı. Bu kanunun 2/B ve 2018'de yayımlanan ek 16. maddesinde ise, Cumhurbaşkanına "muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen" olarak değerlendirdiği alanları orman statüsünden tamamen çıkarma yetkisi veriyor. Ormanlık alanlar resmî statülerini kaybettikçe, inşaat ve tahsisler üzerindeki tüm kısıtlamalar da ortadan kalkıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2021 yılında bu ek maddeye atıfta bulunarak, İzmir’de TOKİ’nin orman arazisi üzerine 300 bina inşa etmesini sağladı. Danıştay 2023 yılında Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia ederek izni iptal etti

Bu yaz bölgeyi etkileyen yangınlara ve Anayasa’nın “yanan tüm arazilerin eski haline getirilmesi gerektiği” hükmüne rağmen, Cumhurbaşkanı Ağustos 2024’te ek maddeye yeniden atıfta bulunarak alanı tekrar orman statüsünden çıkardı.

Ormanlardaki oteller de yangın önlemi almıyor

Amsterdam Vrije Üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr. Erdoğan Atmış, Türkiye’de orman idaresinin “rant” amaçlı olduğunu öne sürüyor. 

Turistik tesislerin ve açık ocak madenlerinin ormanlarla iç içe olduğu Antalya’da, 2021 yılında Manavgat ilçesindeki mega yangınlar 60 bin hektarı yok etti.

TOD Genel Başkanı Özkara, bu felakete rağmen bu tür tesislerin yangına hazırlığının hâlâ yetersiz olduğuna işaret ediyor: 

“‘Otelde yangın çıktı, ne yapacaksınız’ dediğimde, ‘112'yi arayacağız diyorlar’, ‘Onlar gelene kadar yapılacak işler var, ilk müdahale aracınız var mı? Kendi sahanızda yanıcı maddeyi ortamdan kaldırdınız mı? Ağaçların altında o tutuşturucunun temizliğini yaptınız mı? Basınçlı su sisteminiz var mı?’ diye soruyoruz. Yanıt, yok.. Bütün bu hazırlıksızlık içerisinde herkes şunu söylüyor: ‘inşallah bize gelmez.’

Ekim 2024'te, WWF-Türkiye ve Garanti BBVA destekli bir proje kapsamında, Antalya Manavgat’taki Turquoise Hotel ve Linda Resort otel yöneticilerine ve personeline yangınlara karşı alınması gereken önlemler konusunda verilen eğitim  projesini yöneten, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Kavgacı, Bolu Grand Kartal Otel’de 78 kişinin hayatını kaybettiği yangının Antalya gibi turistik yerlerde de gerçekleşebileceğini ileri sürdü.

Bu otelin hazırlıksızlığı noktasında yaşamış olduğu tecrübesizliğini yapısal olarak çok fazla otel taşıyor. Bir orman yangını çıkma noktasında bu otellerin etkilenmesi veya bu otellerden çıkacak bir yangının [...] ormanlardan diğer yerleşim yerlerine veyahut turizm bölgesine sıçraması beklenebilecek bir risk ve bu risk hâlâ doğru bir şekilde kurgulanmış ve yönetilmiş değil.” 

Madenlerin taahhütleri yerine getirilmiyor

Madenler ise, gerekli önlemleri alacaklarına dair taahhüt senetleri imzalıyorlar ancak TOD Antalya üyesi, maden uzmanı ve orman mühendisi Süleyman Kaçar’a göre, “bu sadece kâğıt üzerinde şekilsel formaliteden ibaret.” 

Peki, bu tesisler nasıl oluyor da ormanların içinde inşa ediliyor? 

Türkiye'de erozyonla mücadele için kurulan TEMA Vakfı'nın Genel Müdür Yardımcısı Hikmet Öztürk’e göre, yasalar sayesinde. 

TEMA Vakfı bu düzenlemeler için “yasal baltalar” tabirini kullanıyor ve ormanlar için testere ve yangından bile daha zararlı olduğunu iddia ediyor. 

Öztürk, “Siz bir turizm yatırımcısısınz, bir otel yapacaksınız. Bunu bir cennet koyunda mı yapmak istersiniz? Yanmış bir alana mı yapmak istersiniz? Zaten onun önünde bir engel yok.” diyor. 

Öztürk, 2021 yılına kadar olduğu gibi izinlerin Orman ve Tarım Bakanlığı yerine Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verildiği turizm teşvik yasasına da atıfta bulunuyor. Madenler için ise, 1985 tarihli maden kanununda 2004 yılında yapılan değişiklikler sayesinde, ormanlarda arama ve işletmenin kolaylaştığını söylüyor. 

Prof. Dr. Tolunay, “Kamuoyu, yangınlar konusunda çok hassas, aynı hassasiyeti ormanlardan verilen bu tür izinlere maalesef gösteremiyor” diyerek durumu vurguluyor. 

“Asıl neden yanlış ormancılık politikaları”

Uzmanlar, ormanlardaki insan varlığının artmasının, yangınların daha büyük ve daha sıkça meydana gelmesine neden olduğunu da söylüyor. İstatistikler ise Türkiye’de on yangından dokuzunun insan faaliyetleriyle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Ancak OGM’nin yangınların nedenine ilişkin ayrıntılı veri sunmaması, bu iki durumu resmi olarak ilişkilendirmeyi zorlaştırıyor. 

Buna rağmen, OGM'nin resmi verilerine dayanarak yaptığımız hesaplamalar, 2023 yılında enerji tesislerinden kaynaklandığı tespit edilen orman yangınlarının, yanan alanların neredeyse yüzde 30’unu oluşturduğunu gösteriyor.

OGM’nin Muğla bölgesel 2023 değerlendirme raporu da enerji nakil hatlarından ve trafolardan kaynaklanan orman yangınları için “önemli artışlar meydana geldiğini” doğruluyor.

Madenlerin neden olduğu yangınların sayısı henüz resmi istatistiklerde yer almazken Türkiye'de ormanları yok eden yangınların çoğunun nedeni resmi kayıtlarda çoğunlukla belirsiz olarak kaydolmaya devam ediyor.

Ancak Amsterdam Vrije Üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr. Erdoğan Atmış, “Yok otel yapacaklar, yok uçak almadılar da yandı, yok yok yandaki tarım alanındaki ateşlerden yandı diyorlar… Asıl neden, iktidarın yanlış ormancılık politikalarıdır.” diyor: 

Artık bunun önünde engel olan tek şey var: kamuoyu. O yörelerde insanlar bunlara karşı çıkıyorsa, [...],  Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerine etkin katılım oluyorsa, mahkemelere gidiyorsa, ancak o zaman [ormanları yok eden] projeler iptal [edilebiliyor]. ” 

Bu makalenin içeriğiyle ilgili yorum almak için OGM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı ile iletişime geçtik. 

Sadece OGM'den gelen yanıtta makalede yer alan iddiaların “subjektif olduğu ve somut verilere dayanmadığı” belirtildi. 

Makalenin, “gazeteciliğin etik ilkelerine ve doğru haber anlayışına uygun bir şekilde hazırlanarak kamuoyunu doğru bilgilendireceğini” temenni ettiklerini ifade ederek, 20 Ocak 2025’te makalemizin dayandığı verileri paylaşmamızı, ancak bundan sonra bizimle kurumsal verilerini paylaşacaklarını söylediler.

27 Ocak’ta verilerimizi onlarla paylaştık fakat 31 Ocak’ta hala bir yanıt alamamıştık. 

Bu haber, Journalismfund Europe tarafından sağlanan bir araştırmacı gazetecilik hibesi ile desteklenmiştir. Bu projenin bir sonraki yayınlarını buradan takip edebilirsiniz.

🦉
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Fayn'a sınırsız erişim için ücretli abonelerimiz arasına katılın. Abonelik seçeneklerini inceleyin.
Bağlantı kopyalandı!

Yazan:

Aylin Elçi

Aylin Elçi

İngiltere'de foto muhabirlik ve iletişim okuyup bir süre uluslararası kurumlarda çalıştı. Euronews'da teknoloji ve sağlık konuları hakkında yazdı.

Sofia Cherici

Sofia Cherici

İstanbul’da yaşayan İtalyan bağımsız gazeteci ve araştırmacı. Özellikle insan hakları ihlalleri, kentsel gelişim ve çevre konularını ele alan röportaj ve multimedya longform uzmanlaşmıştır.