Dünya yanıyor ama bir kısım insanlar özel bölgelerinin derdinde… Habere böyle başlanmaz fakat şimdi okuyacağınız haberin konusu tam da bu, değerli Fayn okurları. 

Daha da ilginci, sosyologlar ve ekonomistler, aslında bu durum için bir terim kullanıyorlar: Lipstick Effect – Ruj Etkisi. İkinci Dünya Savaşı sırasında gözlemlenen bu olgu; savaş, ekonomik buhran gibi sıkıntılı zamanlarda kadınların ruj, dudak parlatıcısı gibi ürünleri daha çok satın almalarına dayanıyor. 

Hatta bazı ekonomistler, ruj satışlarını takip ederek, ekonomik krizlerin tespit edilebileceğini iddia ediyor: Bakınız ünlü ekonomi dergisi Forbes, Ağustos 2023 sayısında ‘Ruj Endeksi’ adı verilen bu etkiyi nasıl tanımlamış:

“Ruj endeksi, kadınların ekonomik olarak kendilerini güvende hissetmediklerinde kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan küçük lükslere para harcama eğiliminde oldukları düşünce sürecine dayanıyor.” 

Tabii imkanlar artıp, teknolojiler geliştikçe insanlar kendilerini daha iyi hissetmek için sadece ruj satın almakla yetinmiyor. Son yıllarda cerrahi olan/olmayan estetik operasyon sayılarındaki artışa bakılırsa pek çok kişi, kozmetik mağazasına gelmişken üst kattaki estetik kliniklerine de uğramadan geçmiyor gibi. 

Nitekim Kovid pandemisinden hemen sonra Uluslararası Plastik Cerrahi Derneği’nin (ISAPS) yayımladığı 2021 Global Estetik Cerrahi Raporu verilerine göre tüm dünyada estetik uygulamalarda yüzde 19,3'lük bir artış olduğu ve dünya çapında 12,8 milyondan fazla cerrahi ve 17,5 milyondan fazla cerrahi olmayan işlemin gerçekleştiği belirtiliyor. 

Aynı rapor estetik cerrahi uygulamalarında son dört yılda yüzde 33,3'lük bir artış gösteriyor. Rapora göre ilk sırada yer alan uygulamalar, botoks enjeksiyonları, meme ve burun ameliyatları. 

“Uzun yıllardan beri ilk kez liposuction (fazla yağ dokularının çıkarılması), karın germe ve kalça büyütme gibi ‘vücut şekillendirme’ amaçlı cerrahi işlemlerde ilginç bir artış olduğunu fark ettik.” diyor global araştırmanın editörü İtalyan plastik cerrah Dr. Gianluca Campiglio.

Peki kadınlar dudaklarına dolgu yaptırıp, vücutlarını şekillendirirken, erkeklerde değişen bir şeyler yok mu? 

Bu soru karşısında pek çok okurun aklına aynı cevabın geldiğinden eminim: Saç ektiriyorlar. 

Bu tespiti yapmak için ülkenin özel hastanelerinin olduğu sokaklarda, hatta alışveriş merkezlerinde kısa bir gezinti yetiyor. Neredeyse her yerde arka kısmı operasyonun yapıldığı kliniğin reklamını taşıyan bantlarla kapalı pek çok çim kafa turist görmek mümkün. 

Zaten başta ISAPS raporları ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) açıklamaları olmak üzere pek çok yetkili kuruma göre sağlık turizmi ve saç ekimi alanlarında Türkiye gözde ülkeler arasında sıralanıyor. TÜRSAB’ın 2023’te paylaşılan basın bülteninde başkan Firuz Bağlıkaya’nın şu sözleri bu tespiti doğrular nitelikte: 

"Bu yıl saç ekimi için gelenlerin geçen seneye göre yüzde 20 civarında artmasını bekliyoruz.” 

Porno tüketimi 6 kat artınca, olan minnoş penislere oldu

Saç kaybı tedavileri erkeklerin yaptırdığı estetik uygulamaların görünen yüzü. Bir de görülemeyen -en azından toplum içinde- kısmı var ki aslında haberimiz işte burada başlıyor: Özellikle pandemiden sonra penis uzatma ve kalınlaştırma uygulamalarına yönelik artan bir talep söz konusu. Hem Türkiye’deki hem de dünyadaki uzmanlar da bu artışa dikkat çekiyor. 

İngiltere’de yayımlanan the Mirror gazetesine konuşan ürolog Dr. Gordon Muir, pandemi sonrasında penis büyütme operasyonları için Türkiye gibi ülkelere giden genç erkeklerin sayısındaki yükselişe dikkat çekiyor. 

Dr. Muir’e göre bu talebin altında, giderek yaygınlaşan pornografi içerikleri tüketimi yatıyor: 

"Pandemi döneminde evde mahsur kalan genç erkeklerin gördüğü diğer erkekler sadece porno yıldızları oldu. Bu da penis boyutlarıyla ilgili bir algı bozukluğuna neden oldu. Çünkü ortalama büyüklükte bir penisiniz varsa, porno yıldızı olarak da iş bulamazsınız.”