Siyasette seviyeyi ne oluşturur? Siyasetçilerin sözlerini tutmaları, hesap vermeleri, dün söylediklerini bugün unutmamaları, birbirlerinin görüş, ifade özgürlüğüne saygı duymaları, en hararetli tartışmaları yaparken bile saygılı bir üslup ve dil kullanmaları... 

Bunların hepsinin varlığı bir ülkenin siyasetindeki seviyeyi belirler.

Siyasetteki seviye de bir ülkenin gelişmişliğini… 

Türkiye siyasetindeki son aylardaki gelişmeler bizi siyasetçilerimizi bir seviye tespit sınavına sokmaya itti.

Meclis tatilde ama siyasetin hızı kesilmiyor. Bu yasama yılı tatilinde olan bitenler siyaset üzerine yine yeniden düşünmeye, beklentilerimizi törpülemeye sevk ediyor. 

Siyaset ziyadesiyle pragmatistlerin işi.

14 Ağustos 2024 Çarşamba günü, AK Parti’nin 23. kuruluş yıldönümü kutlaması da bunu ortaya koyan en taze örneklerden biri oldu. 

Bu kutlama sırasında, 31 Mart 2024 yerel seçimlerini bağımsız ya da başka bir parti adına kazanan 13 belediye başkanının seçimlerden tam 4 buçuk ay sonra AK Parti’ye geçişi de duyuruldu.

3'ü belde, 10'u ilçe belediye başkanı bu kişiler seçime girerlerken, kendilerine oy verenlere sadece 135 gün önce başka bir hikâye anlatmışlardı. İkisi bağımsız aday olduğunu söylemişti. Biri İYİ Parti, biri DEM, dokuzu da Yeniden Refah Partisi (YRP) imkanlarını kullanarak koltuklarına kendilerini atmışlardı. 

Bunlardan üçü, seçildikten sonra partilerinden istifa edip, bir süre bekledikleri için, bağımsızmışımsı gibi de davrandılar. 

Bu bağımsızlık kamuflajını, kendilerine yönelik tepkilere karşı hafifletici neden olarak göstermeyi umdular. 

Seçim döneminde AKP’ye yönelik ifadelerini, kendilerine oy verenlere verdikleri sözleri “unutup” AKP’ye geçtiler.

Tepki gösterenlerin başında da parti değiştirmeleri “siyasi şantaj” olarak tanımlayan YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan vardı. 

Pragmatizmin bu transferlerin neresine sindiğini anlayabilmek için biraz geriye gitmeli, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart 2024 yerel seçimine doğru bir dizi sözünü hatırlamalıyız. 

Mahzun kalmak mı istiyorsunuz?

Bunların ilki Erdoğan’ın daha kampanyanın hemen başlarında diline doladığı, damakta “Bak, bize vermezseniz o oyları…” tadı bırakan ifadelerdi: