Son günlerde Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yaşanan olayları duymuş muydunuz? 

24 kez Grand Slam sahibi tenisçi Novak Djokovic, 10 kez kazandığı Avustralya Açık'ta şampiyonluğa ulaşmanın peşindeydi. 38 yaşındaki Sırp efsane çeyrek finalde kendisinden 15 yaş küçük yeni süper yıldız Carlos Alcaraz’ı geçmeyi başardı. Bu yazıyı okuduğunuz gün yarı final maçı bitmiş olabilir. Veya rekor sayıda majör turnuva şampiyonluğuna ulaşarak tarih yazmış ya da en çok kazandığı Slam'de geçen seneki gibi takılmıştır belki.

Sonuç önemli değil. Djokovic’in galibiyetleri Sırbistan’da bu sıralar en çok konuşulan olaylar arasında yer tutmuyor. Balkan ülkesinde tıpkı bizdeki gibi acı bir gündem var. Novi Sad'daki bir tren istasyonunda yaşanan kaza sonucunda 15 kişi hayatını kaybetti. Halk kazada ölen ve yaralananlar için Belgrad sokaklarında haftalardır adalet arayışında.

Protestolar esnasında bir aracın çarpması sonucu ağır yaralanan 20 yaşındaki Sonja Ponjavic’in sağlık durumu şu anda iyi. Fakat Djokovic 17 Ocak’ta Avustralya Açık'ın son 32 turunda ter dökerken hayati tehlikesi sürüyordu. Nole, galibiyetinin ardından tenisçilerin maç sonu geleneksel kamera imzalama hareketi için kort kenarına gitti. Merceğe “Sonja için” yazdı. Kilometrelerce ötedeydi ama kalbi onunla çarpıyordu. Yaşananlara bu şekilde dikkat çekti. Sırbistan'ın başkenti Belgrad'daki olayları böylece tüm dünya duydu. 

Spor, yüzyıllardır toplulukları bir araya getiriyor, heyecanlandırıyor ve ilham veriyor. Kimi zaman da bu örnekteki gibi bir sporcu, zaferini kutlarken dünyanın bir yerinde mağduriyet yaşayanların sesini kalanlara duyuruyor. Peki, sporcuların böyle bir sorumluluğu var mı? Bir sporcunun sessiz kalmayı ya da konuşmayı tercih etmesi neleri değiştirir?