Sonunda beklenen oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuştu.
“Günde dört posta konuşan adam suskun muydu da konuştu?” diye soranlara gönülden bir “evet” diyoruz.
Çünkü MHP Genel Başkanı’nın 15 Ekim ve 22 Ekim’de partisinin grup toplantılarındaki kendini aşan çıkışlarına dair, ilk kez tavrını ortaya koyan cümleler döküldü ağzından.
Bahçeli; PKK lideri Abdullah Öcalan’ın örgütü silah bırakmaya ikna etmesi halinde “umut hakkı” adı verilen, ev hapsi ya da tamamen özgür kalabileceği bir formüle yeşil ışık yakmıştı. Yetinmemiş üstüne Öcalan’ın gerekirse Meclis kürsüsüne çıkmasını sineye çekebileceğini eklemişti.
Çoğunluk, Bahçeli’nin Erdoğan’dan habersiz bu kadar ileri bir öneriyi dile getirmiş olamayacağını düşündü.
Onun devlet adına konuştuğunu varsayanlar çoktu.
“MGK’da zaten karar alınmıştı” diyenler, “Karar aylar önce verildi, uygulamaya yeni başlandı” iddiasında bulunanlarla yarıştı.
Erdoğan ise sustu.
Susmak ne kelime adeta “tıp” ilan etti.
Sussa dert, konuşsa dert
AKP’liler birbirlerine sordu.
Genel bir memnuniyet de kayıtlara geçti. Sonuçta AK Parti içinde Kürt de, ‘‘Kürtlerle barış olsun’’ diyen de çok.
Erdoğan’ın susmasıysa pek hayra yorulmadı. Bahçeli’nin Erdoğan’dan habersiz harekete geçtiği, Erdoğan’ın da buna tepkili olduğu konuşulmaya başlandı.
“Bahçeli’nin etkisini azaltmak istemiyor” çıkarımında bulunanlar olsa da suskunluğu manidar bulundu.
“Bahçeli fazla ileri gitti” diyenler de “Bahçeli kararlılığını göstermek için en üst perdeye çıktı. Böyle yaparak daha azına razı etti” diyenler de oldu.
Erdoğan BRICS Zirvesi için gittiği Tataristan’ın Kazan kentinden dönerken uçak sohbetinde Bahçeli’nin sözlerine dönük ne bir soruya ne bir cevaba rastlanmaması şüpheleri arttırdı.
Fatura uçaktaki gazetecilere kesildi.
Gazetecilikleri sorgulandı.
Kendilerini “Biz sormak istedik, zorladık ama iç gündemle ilgili soru almayacağız dendi” diye savunanlar oldu. Bir kısmı da sustu.
Eskiden olsa en azından bir ikisi çıkar, “Sorduk ama cevap alamadık” ya da “Sordum ve sinirlendi, gözlerime dik dik baktı ve sustu” falan derdi.
Elbette hiçbiri böyle bir şeye cesaret edemedi.
Sonra olur ya, uçağa binemez, fotoğrafa giremez falan.
Sormayın demişler, onlar da sormamış. Oldu bitti.
Net bilgi, yayalım!
Tam o sıralarda bir de “Devlette ne İmralı ile ne Kandil ile bir temas var, Bahçeli ne yapıyorsa kendi kendine yapıyor” sözleri ortamlara aktı.