Bir sabah uyanıyoruz ve yepyeni bir "kadının doğru yaşama kılavuzu" ile karşılaşıyoruz. 

Sosyal medya feed'lerimizde bir gün "tradwife" olmak övülürken, ertesi gün "soft girl" moduna geçmemiz bekleniyor. Sonra biri çıkıp "girlboss" olmamızı, bir diğeri ise "girlmoss" olup hayatta sadeleşmemizi öneriyor. 

Kime yetişeceğiz, hangi trende uyacağız? Trendi kaçıran dışarıda mı kalıyor?

Evet, şu an "kadın olmak" demek, sürekli yeni bir kategoriye dahil edilmek demek. Mevcut olmaktan fazlasıyla varoluşçu bir beklenti içinde olunması demek. Kadınlar ya bu akımlardan birine sığacak ya da "hangi kategoriye ait" olduğunu düşünerek varoluşsal krizler yaşayacak. 

Ama asıl soru şu: Neden hep kadınlar için yeni trendler belirleniyor da erkekler için böyle etiketler oluşmuyor? "Soft boy" veya "trad husband" diye bir akım neden yok? Çünkü erkekler zaten bu tarz toplumsal normlarla bıyıklı duvarlara çarpılmıyor. Erkekler "lider", "güçlü", "karar veren" olarak kabul edilirken, kadınların hangi kalıba sığacağıyla ilgili sonsuz bir tartışma sürüp gidiyor.