Mob wife, clean girl, fairy core… Sosyal medyada hızla yayılan bu akımlara alışıyoruz. Ancak, bizi yönlendirdikleri tüketim çılgınlığına alışmak biraz riskli olabilir. 

35 yaşındaki Elysia Berman, bu riski, eldiven almak için girdiği mağazadan ihtiyacı olmayan 600 dolarlık bir paltoyla çıktığında fark etti. Kendiyle yüzleşme zamanıydı.

“No buy challenge”, Berman’ın 2024’te yaşadığı bu farkındalıkla ortaya çıktı ve TikTok’ta aşırı tüketim yapan kişilerin çektiği “overconsumption core” (aşırı tüketime dayalı yaşam tarzı) videolarına bir tepki oldu. 

Bu akım güncelliğini Berman ve oluşturduğu kitle sayesinde 2025’te de koruyor. 

2024’ten 2025’e

Hikaye, Berman’ın 2024 yılında aldığı radikal bir kararla başladı: Bir yıl boyunca temel ihtiyaçları dışında hiçbir şey satın almayacaktı. Haftada 10 ila 30 yeni ürün alma alışkanlığını terk ederek, alışverişle kurduğu sağlıksız bağı koparmayı hedefledi. Bu süreçte giysi, kozmetik ve ev dekorasyonu gibi kategorilerde alışveriş yapmaya tamamen ara verdi.

Sonuç? 

Berman, on binlerce dolar biriktirdi, borçlarının dörtte birini ödedi ve alışverişin sağladığı dopamin döngüsünden çıktığını fark etti. Dahası, TikTok'ta paylaştığı videolarla binlerce kişiye ilham vererek bu akımın yayılmasına katkıda bulundu.

Berman, bu meydan okumaya 2025 yılında da devam edeceğini açıkladı. Ancak bu kez, TikTok yasağı nedeniyle azalan gelirini dengelemek için kendine daha katı kurallar koymayı planlıyor. 2024’te harcama alışkanlıklarını değiştiren Berman, bu yıl ise daha disiplinli bir bütçe yönetimiyle finansal dengesini güçlendirmeyi hedefliyor.

Damlaya damlaya göl olur

Her gün yeni bir şey satın almaya teşvik ediliyoruz. Bildirimler, indirimler, alışveriş önerileri ve sosyal medyada gördüğümüz “trend” ürünler… Tüketimin bu kadar erişilebilir ve cazip olduğu bir dünyada, bir yıl boyunca hiçbir şey satın almamak kulağa neredeyse imkansız geliyor.

Ama hiç başlamamaktansa küçük adımlarla ilerlemek de bir seçenek. No Buy Challenge’a katılanların çoğu, kendilerine katı yasaklar koymak yerine kendi kurallarını belirleyerek sürece başlıyor. Kimi sadece giysi alımını durduruyor, kimi kozmetik harcamalarını kesiyor, kimi de ihtiyaç dışı her türlü alışverişten uzak durmaya çalışıyor.

No Buy Challenge'ı kişiselleştirmek için “evet - hayır listesi” oluşturabilirsiniz. Herkesin tüketim alışkanlıkları farklı olduğu için, bu meydan okumada da tek bir doğru yok. Bu liste sayesinde, hangi harcamaları tamamen bırakacağınızı (hayır) ve hangi alanlarda kendinize esneklik tanıyacağınızı (evet) belirleyebilirsiniz. 

Cimrilikle karıştırılabilir mi?

No Buy Challenge, dışarıdan bakıldığında hiçbir şey satın almamak gibi radikal bir karar olarak algılanabilir. Bu yüzden cimrilikle karıştırılabilir. Ama aslında mesele, para harcamamak değil, harcamaları bilinçli yönlendirmek.

Bu meydan okuma, sadece eldeki parayı tutmakla ilgili değil; aynı zamanda tüketim alışkanlıklarının yarattığı maddi ve zihinsel boşluğu sorgulamayı da içeriyor. 

Gerçek ihtiyaçlarla anlık dürtüler arasındaki farkı görmek, harcamanın arkasındaki motivasyonları anlamak ve tüketimin yerine ne koyabileceğimizi düşünmek için alan açıyor.

Sahip olduklarımızı fark etmek

No Buy Challenge, yeni bir şey satın almak yerine, zaten sahip olduklarımıza dönüp bakmayı öneriyor. Bu sadece gereksiz harcamalardan kaçınmak değil, aynı zamanda elde olanın değerini fark etmek, tüketim refleksini sorgulamak anlamına da geliyor.

Dolaptaki etiketi hâlâ üstünde olan kıyafetler, rafta okunmayı bekleyen kitaplar, neredeyse hiç kullanılmamış kozmetik ürünler… 

Bir adım geri çekildiğimizde, tüketim alışkanlıklarımızın ne kadar otomatik hale geldiğini görmek mümkün. Yeni bir şey almayı bırakınca, zaten sahip olduklarımızı nasıl daha iyi değerlendirebileceğimize dair yeni bir bakış açısı geliştiriyoruz.

Asıl ihtiyacımız ne?

Alışveriş, gerçekten bir ihtiyaçtan mı doğuyor, yoksa bastırmaya çalıştığımız duyguların bir yansıması mı? Tüketim, dopamin salınımıyla geçici bir haz yaratır, sosyalleşme hissini güçlendirir ve bazen bir statü göstergesine ya da kişisel ifade biçimine dönüşebilir. 

Ancak burada önemli bir soru var: Gerçekten ihtiyacımız olan şey yeni bir ürün mü, yoksa alışverişin sağladığı bu duygusal tatmin mi?

Alışverişin yaşattığı anlık mutluluk hissi tekrarlandıkça, alışkanlığa hatta bağımlılığa dönüşme riski taşır. Özellikle stres, can sıkıntısı veya tatminsizlik gibi duygularla başa çıkmak için alışveriş yapıldığında, bu döngü kendini besleyen bir mekanizmaya dönüşebilir. No Buy Challenge gibi hareketler, tüketimi bir süre durdurduğumuzda bu duygularla nasıl başa çıkacağımızı ve gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu fark etmemizi sağlar.

Peki, alışverişin yerine ne koyabiliriz? 

Yeni bir hobi edinmek, elimizdekileri değerlendirerek dönüşümlerine tanıklık etmek, alışveriş yapmaya iten tetikleyicileri fark etmek gibi yöntemler, tüketimin yerine daha sürdürülebilir tatmin kaynakları koymamıza yardımcı olabilir.

Tek belirleyici finansal kaygılar değil

No Buy Challenge, harcamaları azaltmak ve bütçeyi kontrol altına almak için ortaya çıkmış gibi görünse de, motivasyon her zaman finansal kaygılarla sınırlı değil. Tüketim alışkanlıklarını sorgulamak, etik üretim süreçlerini dikkate almak ve sürdürülebilir alternatiflere yönelmek de bu meydan okumanın önemli bir parçası.

Bu süreçte, küçük işletmeleri desteklemek, yerel üretimi tercih etmek ve hızlı moda gibi yüksek karbon ayak izine sahip sektörlere bağımlılığı azaltmak gibi kararlar öne çıkabiliyor. Aynı şekilde, tek kullanımlık ürünlerden uzaklaşarak yıkanabilir pamuklar, bez havlular gibi daha sürdürülebilir alternatiflere yönelmek de bu dönüşümün bir parçası. 

Türkiye’de yıllardır mecburi No Buy Challenge Yapılıyor

Türkiye’deki ekonomik koşullar, uzun zamandır birçok insanı farkında olmadan No Buy Challenge’ın içine sürüklüyor. Ancak bu, sosyal medyada yayılan bilinçli bir tüketim hareketi olarak değil, tamamen zorunluluk nedeniyle alışverişi kısıtlama biçiminde gerçekleşiyor. Artan fiyatlar, düşen alım gücü ve sürekli değişen ekonomi, bireyleri harcamalarını tekrar tekrar sorgulamaya itiyor. Bugün pek çok kişi için "Buna gerçekten ihtiyacım var mı?", "Bu ay bunu almazsam ne olur?" gibi sorular artık alışverişin doğal bir parçası. Farkında olmadan uygulanan bu tüketim orucu, bir sosyal medya trendi olmaktan çok, ekonomik koşulların dayattığı bir yaşam pratiği haline geldi.

Özellikle 2021'den bu yana hızla artan enflasyon, bu süreci daha da derinleştirdi. 2021’de yıllık enflasyon %36 civarındayken, 2022’de %64’ü geçti, 2023’te ise benzer seviyelerde kaldı Ancak günlük hayatta hissedilen fiyat artışları, resmî rakamların çok ötesine geçti. Örneğin, 2020’de 5 TL’ye alınan domates, 2025’te 40 TL’yi aşmış durumda. Asgari ücret her yıl yükselse de, artan fiyatlar karşısında alım gücü aynı hızda ilerlemiyor. Eskiden temel ihtiyaçları rahatça karşılayabilen birçok kişi, artık her alışverişte uzun uzun düşünüyor.

Bu süreçte, zorunluluktan doğan alternatifler de günlük hayatın bir parçası oldu. Dolaptaki kıyafetleri farklı şekillerde kombinleyerek değerlendirmek, eskiyenleri tamir ettirmek, yeni yerine ikinci el almayı tercih etmek giderek yaygınlaşıyor. Market alışverişinde markadan çok fiyat etiketine bakmak, dışarıda kahve içmek yerine evde farklı demleme yöntemleri denemek, pahalı kozmetik ürünler yerine doğal bakım tarifleri keşfetmek artık sıradanlaştı. Harcamalar daraldıkça tüketim alışkanlıkları da ister istemez değişiyor. Buna bir isim koyan yok ama birçok insan zaten bu düzeni yaşıyor.

Neler yapılabilir?

İlk olarak, sizi en çok tetikleyen alışveriş sitelerini silmek veya en azından bildirimlerini kapatmak iyi bir başlangıç olabilir. Böylece aklınızda olmayan bir ürün, algoritmaların yönlendirmesiyle aklınıza düşmez.

Bir şey almadan önce belirli bir süre beklemek de etkili bir yöntem. O an, "kesinlikle ihtiyacım var" dediğiniz kazak, bir ay boyunca aklınıza bile gelmiyorsa, belki de o kadar gerekli değildir. 

Bu süreçte yalnız hissetmemek için çevrenizde size eşlik edebilecek biri olması büyük avantaj. Arkadaş buluşmalarında, akşam yemeklerinde veya ofis sohbetlerinde yeni alışverişlerden konuşulurken, süreci paylaşabileceğiniz biriyle deneyimlerinizi bölüşmek motivasyon sağlayabilir.

Bir diğer önemli nokta ise harcamaları gözden geçirmek. Aylık hesap dökümlerini kontrol etmek, iptal etmeyi unuttuğunuz abonelikleri fark etmek ve gereksiz masrafları belirlemek tüketim alışkanlıklarınızı daha net görmenizi sağlar. 

💸
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek, yankı odalarının duvarlarını yıkmak ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Bağımsız ve nitelikli gazeteciliğe alan açma çabasına mütevazı bir tuğla da siz koyun, Fayn'ın ücretli aboneleri arasına katılın. Abonelik seçeneklerini inceleyin.
Bağlantı kopyalandı!

Yazan:

Merve Kalkan

Merve Kalkan

İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu, Gazetecilik ile çift anadal yapıyor. Yazmayı, okumayı ve kedileri seviyor.