Ded Hasan, Lotu Quli, Hayalet, Kürt Tilkisi, Kara Mamba…
Peş peşe işlenen cinayetler, toplu infazlar, dağ gibi paralar, intikam yeminleri….
1970’lerin Yeşilçam’ı mafya rollerinde oynasın diye İtalya’dan oyuncu ithal etmişti. 2020’li yılların Türkiyesi mafyanın kendini ithal ediyor. Uluslararası uyuşturucu baronları, silah kaçakçıları, kumar çeteleri, dolandırıcılar, kara paracılar ve mafya babaları İstanbul’un göbeğinde fink atıyor.
Kırmızı bültenle aranan Skyscanner’a girip Türkiye’ye bilet alıyor. Oturma izni, hatta vatandaşlık alanlar bile var. Kirli işlerini yürütürken özgürce yaşayabildikleri bir vaha burası.
İki imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, artık uluslararası organize suçun da merkezi. Yerel dizilerin mafya karakterleri bile akıcı İngilizce konuşup Romen ya da Rus yabancı ortaklarıyla “küresel işler” çeviriyorlar.
Peki düne kadar kendi yerel çeteleriyle baş eden Türkiye ne ara bu hale geldi? Hangi uluslararası suç örgütleri buralara ne zaman yerleşti?
Fayn’ın ulaştığı kaynaklar, emniyet ve istihbarat birimlerinin tespitlerine göre biraz geriye 2010’lu yıllara gitmek gerekiyor.
İstanbul, Rus ve Azeri mafyaların çatışma sahasına dönüyor
Tarih 16 Ocak 2013.
Rusya’nın kelimenin eski anlamıyla son ‘mafya babası’ Ded Hasan lakaplı, Yezidi asıllı Kürt-Rus mafya babası Aslan Usoyan, Moskova’da bir restoran çıkışında keskin nişancı ateşiyle öldürüldü.
Azmettiren Hayalet diye anılan rakibi Azerbaycanlı Rövşen Caniyev’di. Usoyan’ın örgütü, Caniyev’in kellesine 5 milyon dolar ödül koydu. Moskova’da büyük yankı uyandıran suikastın Türkiye’yle ilgisi ne diyebilirsiniz?
Yeraltı dünyasında taşları yerinden oynatan bu suikastın failleri Türkiye’ye kaçtılar.
Caniyev ve adamları, Türkiye’ye elini kolunu sallayarak girdi. İlk saldırılarının hedefi Caniyev’in adamı Ali Gamidov oldu. Bahçeşehir’de lüks bir villada önce sopalarla dövüldü, ardından kurşuna dizildi.