İstanbul bir “büyük şehir” olması hasebiyle içinde sonsuz sayıda yaşam biçimi barındıran, ama kendini büyük toplamda sade insanına değil kedisine, martısına bile dayatan bir ruh hali.

Burada yaşıyor olmak belli bir coğrafi alanın içinde yaşamını sürdürmenin çok ötesinde bir anlam taşıyor. Aşkla nefretin çoğu kez kol kola gezdiği, epey zengin bir duygu kokteyli sunuyor insana. Görünmeyen, anlatılamayan çok şeyi içinde taşıyor buralılık-İstanbullu olmak galiba mekanı aşıyor.

Dolayısıyla son zamanlarda sıklıkla tanıklık ettiğimiz “İstanbul’dan gitmek” işi, bir kenti terk etmekten farklı olarak neredeyse bir sevgiliden ayrılmaya, bir romantik ilişkiyi bitirmeye benziyor. İstanbul’a duyulan o “değişik” duygular insanın sanki nereye gitse içinde dolanmaya devam ediyor. Çünkü ayrılık da sevdaya dahil.

“Sana ne oldu?” serisinin ikinci etabı bu: “İstanbul’dan gidince sana ne oldu?”

Sorularımın adresi bu defa yönetmen, senarist ve adadan eski komşum Ümit Ünal.

Ümit beş yıldır Glasgow’da yaşıyor. Gidip geliyor ama işleri bitince Glasgow’a dönüyor.

Evcilik isimli uzun metraj filmi için bir süredir bizim tarafta. Filmi Asos’ta çekmişler. Şu anda kurgu, ses aşamasındalar. Bitince Glasgow’a geri dönecek.

“Oralarda nasılsın? Keyfin nasıl?” diye soruyorum ilk. “Glasgow'da iyiyim. Çok sakin, bir parça münzevi bir hayatım var orada,” diye cevaplıyor Ümit. Bunu duyunca seviniyorum. Sevdiğim insanların gittiği yerde mutlu olduğunu duymaya ihtiyacım var sanırım.