4 Aralık sabahı, Amerika’nın en büyük özel sağlık sigortası şirketinin CEO’su Brian Thompson yıllık yatırımcılar toplantısı düzenlediği otele doğru yürüyordu.
New York’un göbeğindeki otelin kapısında beklenmedik bir saldırıya uğrayan United Health Care CEO’suna arkasından yaklaşan biri, onu önce sırtından ve baldırından vurdu, öldürücü üçüncü mermiyse epey yakın mesafeden ateşlendi. Sabah 6.45’te alaca karanlıkta işlenen bu cinayetin sorumlusu, kayıplara karışmak üzere New York’u terk etti.
Olayın üzerinden bir hafta geçmeden, bu beklenmedik saldırının şüphelisi Luigi Mangione Pennsylvania’da bir McDonalds şubesinde yakalandı.
Kısa sürede McDonald’s güvenlik kameralarına yakalanan görüntüleri sosyal medya hesaplarında paylaşılmaya başlandı, dünyaya yayıldı. Kimliğinin halka açıklanmasından sonra internetin yeni “viral” katili oldu.
Şimdi ise Thompson’un ölümünden çok Mangione’nin sosyal medya hesapları, sevdiği kitaplar ve sağlık sistemine tepkisi konuşuluyor.
Luigi Mangione kim?
26 yaşındaki Mangione, özel okullarda geçen eğitim hayatını Amerika’nın en prestijli üniversitelerinden University of Pensylvania’da bilgisayar mühendisliği bölümünde tamamladı.
Yakınları ve üniversiteden arkadaşları, çoğu katil gibi, onu “gayet normal biri” olarak tanımlıyorlar. Gözle görülür bir şekilde radikal görüşleri ya da eğilimleri olmadığını belirtiyorlar.
Kendisi bir veri mühendisi ve teknolojiyle haşır neşir olduğu biliniyor. Belki de onu “viral” yapan ve insanların ilgisini çekmesini sağlayan şey interneti en iyi kullanan jenerasyona mensup olması.
Yakalandıktan sonra dakikada ortalama 1.000 takipçi kazanan X hesabı, 160 bin takipçiye ulaştıktan sonra askıya alınmıştı. Ancak kısa süre sonra tekrar açılan hesabın takipçi sayısı yarım milyona yaklaştı. Facebook ve Instagram hesapları ise tutuklanmasının ardından hemen kapatıldı.
Ancak buna rağmen Mangione’nin dijital ayak izi yok olmadı. Instagram hesabından alınmış fotoğrafları üzerinden ona “seksi katil” lakabı bile takıldı. Destek mesajları hız kesmeden devam etti, California eyaletinde bir reklam panosuna “Luigi’yi serbest bırakın” yazan bir afiş asıldı.
Alışılageldik sosyal medya platformları dışındaki hesapları bile gün yüzüne çıkarıldı. “Goodreads” isimli kitap değerlendirme platformundan okuduğu eserlere ulaşıldı. Anlaşılan o ki, Mangione ormanları yok etmeye çalışan bir mega şirkete karşı ağaçları koruyan Lorax’ın hikayesini çok seviyor. Çocuk kitabı yazarı Dr. Seuss’un bu eserine tam puan vermiş. Okuduğu ve puanladığı kitaplar arasında en çok dikkat çekeni ise Amerika çapında düzenlediği bombalı saldırılarla bilinen “Unabomber” Ted Kaczynski’nin manifestosu.
Kaczynski 17 sene boyunca düzenlediği bombalı saldırılarla akademisyen, iş insanı ve sivilleri hedef almış, Amerika’da terörist ilan edilmişti. Yakalanmadan önce yayınladığı bir manifesto ile de saldırılarının sebebini az çok anlatmıştı.
1995 yılında Washington Post ve New York Times gazetelerine gönderdiği 8 sayfalık manifestoda “Sanayii devrimi ve etkileri insanlık için bir faciadır” sözlerine yer vermişti.
Mangione, bu manifestoya 5 üzerinden 4 yıldız vermiş.
Üzerine de “Kaczynski’nin bahsettiği toplumsal problemleri, adını deliye çıkararak karalamak kolay” yorumunu paylaşmış.
Sisteme karşı savaş
“Viral” katil Mangione’nin de, Kaczynski’ninki kadar uzun olmasa da, bir manifestosu var.
Yakalandığında üstünde bulunan bir not defterinde, şüphelinin yazdığı 262 kelimelik bir “minifesto” bulunuyor. Mangione, defterindeki diğer notlara göre Thompson’ı öldürme planını aşama aşama kaleme almış. Hatta bomba kullanmayı düşünmüş ancak vazgeçmiş.
Polise soruşturmasında yardımcı olması için yazdığını belirttiği notta şu sözlere yer veriyor:
“Bu parazitler olanları hak ediyor. Hatırlatma: ABD dünyadaki en pahalı sağlık sistemine sahip, ancak ortalama yaşam süresinde dünyada 42.’yiz. United; Apple, Google ve Walmart’tan sonra ülkenin en büyük şirketi. Bu şirket büyüdükçe büyümüş, ancak yaşam süremiz uzamış mı?”
Mangione “minifesto”sunun devamında bu şirketlerin fazla güçlü olduğunu ve kâr için halkı sömürdüklerini söylüyor. Buna ek olarak da problemin çok boyutlu olduğunu ama bunu ele alması için yeterli birikimi olmadığını belirtiyor.
Bu “minifesto”nun Kaczynski’den ilham alıp almadığı konusunda sadece tahmin yürütebiliriz. Onunki kadar uzun ve detaylı olmasa da, Mangione sisteme karşı olan memnuniyetsizliğini açıkça bu mesajında belli etmiş. Brian Thompson, kimliğinden bağımsız olarak sadece United Health Care’nin CEO’su olduğu için hedef alınmış gibi gözüküyor.
Mangione, sisteme olan bu tepkisinde yalnız değil.
Gelişmiş ülkeler arasında vatandaşlarına özel ya da devlet sağlık sigortası teminatı vermeyen tek ülke Amerika. 2021 istatistiklerine göre Amerikalıların neredeyse %9’unun herhangi bir sağlık sigortası yok.
ABD aynı zamanda kronik hastalık ve obeziteye gelince de dünyada ilk sırada.
Çoğu Amerikalı sağlık sigortası olsa bile binlerce dolarlık sağlık harcamalarıyla karşı karşıya kalıyor. Sigorta bazen karşıladığı hizmetlerde yetersiz olabiliyor, kronik hastalığı olan kişilerin ilaçları ise bazen devlet tarafından karşılanmıyor.
United Healthcare geçtiğimiz sene kronik hastalığı için kullandığı reçeteli ilaçları karşılamadığı gerekçesiyle 800 bin dolarlık bir masrafla karşı karşıya kalan bir üniversite öğrencisiyle davalık olmuştu. Şu an ise hatalı bir yapay zeka teknolojisi yüzünden hastaların tedavisini erken bitirdiği ya da karşılamadığı suçlamalarıyla karşı karşıya.
Bütün bunlara rağmen, United Healthcare her geçen yıl büyümeye ve kâr etmeye devam ediyor.
Yeni bir viral suçlu
Mangione, “viral” olan ilk katil değil. Hem sosyal medya, hem de son zamanlarda popüler olan katil hikayeleri üzerinden yapılan dizi ve filmler, halkın suçlular ile bağ kurmasını sağlıyor.
2014’te silah bulundurma suçundan hüküm giyen Jeremy Meeks, Facebook’ta yayınlanan sabıka fotoğrafı ile yüz binlerce beğeni almıştı. 13 aylık hapis cezası süresince modellik teklifleri almış, serbest kaldıktan sonra da moda haftasında yürümüştü. O günden beri “seksi suçlu” olarak bilinen Meeks, şu an milyon dolarlık anlaşmalar ile modellik ve oyunculuk kariyerine devam ediyor.
Meeks’ten daha büyük suçlar işlemiş, dünyayı sallamış katillerin Netflix’te yayınlanan hikayelerini de hatırlayalım.
Yüzlerce kişinin ölümünden sorumlu olduğu düşünülen seri katil Ted Bundy, Netflix’teki “Extremely Shocking, Shockingly Evil and Vile” filminde Zac Efron tarafından canlandırılmıştı. Bu sene yayınlanan bir diğer Netflix ürünü ise anne ve babasını öldüren Menendez kardeşlerin hikayesini anlatan 9 bölümlük bir dizi.
Katillere yönelik bu ilginin sebebini anlamaya çalışan Profesör Scott Bonn’a göre, kişi empati yaptığı karakter ve katillerden daha az korkuyor.
“Katillerin ihtiyaç ve arzularını anladığımız zaman amaçları ne kadar korkunç olsa da bağ kurmamız kolaylaşıyor.”
Antikahraman diyebileceğimiz bu figürlerin yaptıklarını onaylamasak da yakışıklı aktörler, dramatik etkisi yüksek sahneler ve cinayetin en ince detaylarını izlememiz sayesinde onları biraz da olsun anlayabiliyoruz.
Bazılarına göre katiller işledikleri suçlarda haklı oluyor, bazen de iş kamuoyunda aklanmaya kadar gidiyor.
Kamuoyunun sempatisini şu ana kadar en fazla toplamış katillerden biri de belki Gypsy Rose Blanchard.
Blanchard annesi tarafından senelerce hasta olduğuna inandırılmış ve psikolojik şiddete maruz kalmıştı. İnternette tanıştığı sevgilisi ile annesini öldürme planı yapan Blanchard, planında başarılı olmuş ve suçundan dolayı hapis yatmıştı. Bu olay hem bir filme hem de diziye dönüştürülmüştü. Gypsy Rose ise şu an özgür ve çok satan bir kitabın yazarı.
Mangione, belki de kamuoyunun kendisine duyduğu sempatiyi dijital ayak izine ve yakışıklı bulunan yüzüne borçlu. Üzerinden çıkan manifesto sadece bir süs gibi gözükse de, ABD sağlık sistemi üzerine bir tartışmayı tetiklediği kesin.
Kendisi kasten adam öldürmeyle suçlanıyor ama işlediği cinayet aynı zamanda bir terör eylemi olarak da yargılanacak. Dava sürecinde Mangione’nin halkı kendi tarafına çekip çekmeyeceği ve sempati toplamaya devam edip etmeyeceğini takip edeceğiz.