Isaac Asimov’un 1950’de yayımlanan Ben Robot isimli bilim kurgu eseri, Üç Robot Yasası’yla robotların etik sınırlarını belirliyordu.

Asimov’un ilk yasası, bir robotun insana zarar veremeyeceğini ve bir insanın zarar görmesine tepkisiz kalamayacağını ortaya koyuyordu. 

Bugün yapay zeka şapkası altındaki gelişmeler Asimov romanlarından sekanslar sunuyor. 

Fakat gelişmelerin etik boyutları hususunda Asimov kadar kafa yormadığımız aşikar. 

Halihazırda teknoloji ve iş dünyası, yapay zeka teknolojilerini operasyonlarına entegre etmek için ciddi bir yarış içinde. 2024 itibarıyla siyaset dünyasının da bu yarışa katıldığını iyiden iyiye hissetmeye başladık. Yapay zeka teknolojilerinin yaşadığı sıçrama, sosyal medya platformlarının denetim eksikleriyle birleşiyor. 

Tüm bu gelişmeler tehlikeli bir dönüşümün habercisi olabilir. 

Sahte gerçeklik: Softfake ve deepfake

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, karşılaştığımız içeriklere güvenli bir mesafeden yaklaşmayı öğrendik. Bir içeriğin görüntüleri gerçek olsa dahi üreticinin gizli bir ajandası olabilirdi. 

Yapay zeka devrimiyle sahne tamamen altüst oldu. Artık manipülasyon yalnızca biçimde değil içeriğin bizzat kendisi. 

Yapay zeka modelleri aracılığıyla üretilen gerçeğe yakınsayan sahte görüntü ve videoların oluşturulmasına kavramsal olarak deepfake ismini veriyoruz. Sahte olduklarını açıkça ortaya koyan softfake içerikler ise daha ziyade duygusal manipülasyon amacıyla kullanılıyor.