Suriye’de 2019’dan beri süren statüko, şu geçtiğimiz haftaya değin Beşar Esad’a olduğu kadar Kürt silahlı gruplara da yarıyordu. Öncelikle ABD’nin, bazı bölgelerde de Rusya’nın desteğini alan Kürt gruplar, ülkenin dörtte birinden daha fazla bir alanı kontrol ediyordu.
Statüko 10 gün içinde dağıldı. Yıllardır olduğu yerde bir adım ileri, iki adım geri giden muhaliflerin bazıları, El Kaide kökenli olan HTŞ ile birlikte Şam’a girdi. Yıllardır Rusya ve İran’dan aldığı destekle koltuğundan kalkmamayı başaran Beşar Esad ülkeyi terk etti. Peki başkent dahil ülkenin batısı kaynarken, kuzey doğuyu tahkim eden Kürt gruplar bundan nasıl etkilenecek?
HTŞ önce Halep, ardından Hama’ya ilerlerken, henüz olayların ilk birkaç gününde Kürt gruplar, Fırat nehrinin batısında - büyük oranda Rusya desteği sayesinde - ellerinde tuttuğu Tel Rıfat’ı, ardından da ABD desteğiyle kontrol ettiği Menbiç’i kaybetti.
Tabii Kürt gruplar için Fırat’ın doğusu ayrı, batısı ayrı hikaye.
Fırat’ın doğusu-batısı
Kısaca hatırlamak gerekirse; Türkiye, PKK ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle terör örgütü olarak kabul ettiği YPG’yi, yani Suriye’deki en güçlü Kürt silahlı birlikleri, kendi güvenliğine ciddi bir tehdit olarak görüyor. Bunun için de ABD, YPG’nin omurgasını oluşturduğu bir yapılanma oluşturup bunu IŞİD’e karşı desteklemeye başladığında Türkiye ABD’ye bir taleple gitti. YPG’nin IŞİD’den alarak kontrol etmeye başladığı bölgelerin hiç olmazsa Fırat’ın doğusu ile sınırlı kalmasını istedi. Ancak operasyonlar Menbiç’e kadar ilerledi ve YPG buraya da yerleşti.