Londra’da eşim ve iki kızımızla yaşadığımız apartman dairesini çok seviyorduk ama bir derdimiz vardı: Herhangi bir evcil hayvan edinmemiz yasaktı. Binanın kuralıydı bu. Oysa hepimiz evde bir kedi olmasını delicesine istiyorduk. Nihayet biriktirdiğimiz para şehir dışında bahçeli bir eve yettiğinde taşındık. Artık kedi evlat edinmekte özgürdük. Ya da, hayatının 30 yılından fazlasını Türkiye’de geçirmiş biri olarak ben öyle sanıyordum.

Eve taşınacağımız tarih belliydi. O tarihten birkaç ay önce barınaklarla iletişime geçtik, bekleyen, aile ihtiyacı olan bir kedi varsa bulalım, biz eve taşındıktan hemen sonra o da gelebilsin diye… Barınaklardaki kediler, köpekler için sıra olduğunu, bize de öyle kolay sıra gelmeyeceğini biliyorduk. Nitekim öyle de oldu, hangi kediye bayılsak, ‘‘Aa, onun için süreci ilerleyen bir aile var, onlar olmazsa sırada bekleyen şu kadar kişi var’’ yanıtını aldık. Yanlış anlamayın, öyle cins, renk vs ayrımı yapıyor değildik. Ev bekleyen, hatta özel bakıma ihtiyacı olan tüm kedileri evlat edinmeye hazırdık. Ama aylar boyunca Londra’daki hiçbir barınakta hiçbir kedi için bize sıra gelmedi. Evimize çoktan taşınmıştık bile.