Amerika Birleşik Devletleri’nin farklı suçlar gerekçesiyle 175 yıl hapisle yargılamak için İngiltere’den iadesini istediği bir kişinin kısa öyküsü bu. 

13 yaşında bir Commodore 64 ile dijital dünyaya giren bir gencin, zamanla uluslararası skandallara neden olacak, başta ABD olmak üzere dünyanın dört bir yanında iktidar sahiplerinin uykularını kaçıracak sızıntıları topladığı ve yayınladığı platform olan Wikileaks’in de öyküsü aynı zamanda. 

Yurttaşlardan büyük bir gizlilikle saklanan verilerin yeniden onlara sunularak bir “karşı gözetim” sistemi kurma denemesi burada anlatılan. İnternetin, medyanın sessiz kaldığı sırları ifşa etmek için kullanımına dair bir hikaye ayrıca; kimilerine göre bir dijital Robin Hood’un, kimilerine göre ise gizli bir gündemle ajanlık faaliyetine soyunan bir zanlının hikayesi… 

Kurulu düzenin suçlarına isyan

“… Vietnam Savaşı karşıtı muazzam bir tarih tablosu gibi önünden geçişini gördü. Çok fazla bir şey anlamamış olsa da annem bu büyük duygu selinin içine karışıp yok olmak arzusuyla yandı. Orada dikilirken, yumuşak ve nazik olarak hatırladığı bir ses kulağına çalındı. Yirmi yedi yaşında, bıyıklı, kültürlü bir erkeğe aitti. Ona birisiyle birlikte olup olmadığını sorup, 'hayır' cevabını aldığında annemin elini tuttu”.

Julian Assange, “onaylanmamış otobiyografisinde” anne ve babasının Avustralya’daki bir savaş karşıtı eylemde nasıl tanıştığını böyle anlatıyordu. Gerçi babası kısa bir süre sonra ayrılacak ve çok sevdiği üvey babası ile annesi tarafından yetiştirilecekti ancak kurulu düzenin suçlarına karşı isyan ile başlayan bir öykü, hep o kulvarda akıp gidecekti. Ancak bu direniş, sokaklar, meydanlar ya da podyumlarda değil, genellikle bir klavyenin ardında şekillenecekti. 

Çocukluğundan beri matematikle ilgili, hatta deneysel makineler yapan, ilk gençliğinden itibaren kurulu düzenle sorunlar yaşadığını gizlemeyen bir karakterdi. İlk bilgisayarıyla, lisanslı programları “kıran” ve ücretsiz dağıtan bir hacker haline gelmesi uzun sürmedi. İnternet erişimiyle birlikte Pentagon, NASA, telekom şirketleri ve uluslararası bankaların sistemlerine sızan hacker ordusunun gönüllü neferi oldu kısa zamanda. Güç sahipleri sırlarını şifrelerle korumaya alıyorsa, o şifreleri kırmak da bir mücadeleydi onun için. Avustralya polisi kısa bir süre sonra onun ve arkadaşlarının izini buldu. Uzun bir yargı süreci ve suçunu itiraf etmesi sonucunda kefaletle serbest kaldı.

Bir mücadele aracı olarak internet

Fırtınalı yıllarda gecikmeli üniversite eğitimi sırasında kuantum fiziğiyle tanışması, bir ağ sistemi olarak internetin daha demokratik bir toplum inşası için nasıl kullanabileceğine kafa yormasını sağladı: “… Ve bu bana, toplumları ileri götürecek yeni bir yol gibi görünüyordu, medyasını gözlemcilerine yanıt verebilir hale getirmek, kurumları izlenebilir kılmak, bilgiyi elinde tutan hükümetlerin ve onlarla iş birliği yapan dördüncü kuvvetin (medya – C.E.) bu gücünü kırmak”. Assange ve arkadaşları saatlerini güçlü kurumların veri tabanlarında dolaşarak geçirmeye başlamıştı. Bir yandan sistemlerin nasıl işlediğini keşfe çıkıyor, içeriden sistemin usulsüz taraflarını ve yolsuzlukları ve görüyor, en mahrem bilgi akışlarını izliyorlardı.