2015 yılından bu yana ortalama iki yılda bir sandık başına taşınan necip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için, olağanüstü bir gelişme olmaz ise, yaklaşık 4 yıllık seçimsiz dönem başladı.
31 Mart akşamı yalnızca kıyılar değil, İç Anadolu’nun derinlikleri de kırmızıya boyandı.
AKP 22 yıl sonra ilk kez ikinciliği tattı.
O gece birkaç saat içinde ‘ufukta erken seçim var’ söylentisi yayılmadı değil… Yayıldı.
Muhtemelen, AK Parti’nin tek başına iktidar olamadığı 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin ve 2019 İstanbul yerel seçimlerinin iktidar tarafından tekrarlatılması deneyiminden kaynaklandı bu söylenti.
Ancak Erdoğan bu kez, daha o akşam şansını zorlamayacağı mesajını verdi.
Gözlerin hızla döndüğü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de 2 Nisan’da ortağına destek açıkladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den de “AKP’li seçmene verdiğim sözü tutacağım. Bu bir yerel seçim, sarı kart gösterin dedik” yorumu geldi.
Hülasa, şimdilik ufukta erken seçim yok.
Ancak 31 Mart hem iktidar hem muhalefet açısından öyle sonuçlar üretti ki, bundan sonra yapılacak tüm hesapların içinde 2028 olacak.
O yüzden esaslı siyaset meraklıları olacak bitecek her manevrada 2028 izini sürmeli.
Yeni bir anayasa ne kadar mümkün?
2028’e doğru izlenecek en hacimli konu, yeni sivil bir anayasayı bu Meclis’in yapıp yapamayacağı olacak.
12 Eylül askeri darbesinin gölgesinde hazırlanan Anayasası’ndan kurtulma vaadi yeni değil.
MHP’nin, içeriğini kimsenin tam olarak bilmediği yeni bir anayasa hazırlığı da var. Ama bu kolay bir iş değil. Çünkü o dosyanın kapağı açılınca tartışması bol ve sert geçecek. Bu da iki, üç yıllık bir süreç demek.